Tüketim çılgınlığının yaşandığı bir çağa denk gelmenin çilesini çekiyoruz. İnsanların tüketim yarışına girdiği, daha çok tüketenin nobel almış kadar sevindiği bir zaman dilimindeyiz. Basit bir salatayı bile limon-yağ-tuz ile yemeyi fakirlik, içine ton balığı katarak yemeyi zenginlik diye lanse eden bir güruh var karşımızda. Kağıt bardaktan kahve kapmak için sıraya giren, bardağa ismi yazılınca kendi kendine ‘ne kadar da elitim aman ya rabbim’ diye düşünen insanlar…
AZ ASLINDA ÇOKTUR: MİNİMALİZM
Aşırılığın, tüketim çılgınlığının insan psikolojisine ve bedenine aşırı bir yük bindirdiğini savunan minimalizm görüşü, her yerde ve her koşulda sadeliği ön plana çıkarıyor. ‘Az çoktur’ mottosu ile açıklanan bu akım, kişisel yaşam alanlarında ve hayatın genelinde sadece işlevsel unsurlar bulunması gerektiğini ve herhangi bir işlevi olmayan her şeyin insana mutsuzluk vereceğini öne sürüyor.
Platon’un, ‘Önemli olan hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.’ sözü minimalizmi en iyi özetleyebilecek sözlerden biridir. Ludwig Mies van der Rohe ise, ‘’Fakirlik, eksiklik, yoksunluk değildir minimalizm; aksine bilinçli bir tercihtir; zor olanı seçmektir, azla çok yapmaktır’’ diye ifade eder.
MİNİMALİST MİMARİ
Minimalizm; bir fikri minimum sayıda renk, değer, biçim, çizgi ve dokuya indirgeyerek vurgulamaktır. Kendisinden başka hiçbir deniyim veya objeyi sunmak ve sembolize etmek fikrine katılmaz. Minimalizm’in mimarideki karşılığı ‘en az malzemeyle en yalın, en ekonomik ve en işlevsel sonuca gitmek’ olarak tanımlanabilir. Minimalist mimarlığın kökenleri işlevselcilliğin ön planda tutulduğu Bauhaus ekolüyle başlamıştır. De Stijl hareketi de bu akımda büyük bir etki oluşturmuştur. Theo Van Doesburg, Gerrit Rietveld, Piet Mondrian resim, tasarım ve mimarlıkta sadelik ile bütünlük ve mükemmellik arayan yaklaşımın öncüleri oldular.
Minimalist mimarlar, insan yapımı mimari ile çevre arasındaki dengeyi sağlamak için doğal çevre ile iç mekanları bir araya getirir. Geometrik formlar, çıplak duvarlar, basit malzemeler, estetik tasarımlar kullanılarak uyum elde edilir. Dağınıklık ve göz yorucu abartılardan kaçınılır, minimalizm sadece beyaz renk kullanmak değildir, iç mekanlar tasarlanırken sade ve basit çizgiler kullanmak, fazla olan ne varsa oradan çıkarmaktır.
Minimalist yapı tasarımlarında işlevsellik, sıcaklık, rahatlık, sadelik ön plandadır. Minimalist yapılar karmaşıklıktan uzak, anlaşılır ve basit bir düzene sahiptirler. Minimal iç duvarlar, göz yormayan sade bir tasarım, bol güneş ışığı bu akımın mimaride yansıması olmuştur. Cephelerde ise, basit ve sade malzemeler, girinti ve çıkıntılardan kaçınma, doğaya saygı minimalist mimarinin özelliklerindendir.